Kimyanın gelişimi, uzunca bir süreç sonunda gerçekleşmiştir. Kimya sözcüğünün, kimyanın modern bir bilim haline gelmeden
önceki haline karşılık gelen simya ile aynı kökenli olduğu düşünülmektedir. Simya sözcüğünün Arapça “Alkimia” sözcüğünden
türediği sanılmaktadır.
Simya, on ikinci asırdan itibaren Batıda, basit metalleri altına çevirmek, evrensel şifa ve ölümsüzlük iksiri gibi ortaçağ arayışları
olarak görünmektedir. Çin, Hint ve Grek metinlerde simya "Sanat" veya radikal ve faydalı değişim olarak tanımlanır. Yakın
zamanlara dek, bilim tarihçileri simyayı ilkel kimya, yani olgunlaşmamış bilim olarak görüyorlardı. Aslında "Sanat"ın uygulayıcıları
aynen ilk kimyagerler gibi laboratuar ve belirli aletlerden faydalanıyorlardı. Daha da önemlisi, simyagerler sonradan kimya biliminin
gelişmesinde rolü olacak buluşların kaşifleriydi. M.Ö. 300 yılında cıvanın izole edişi, 13. asırdan önce alkol ve madeni asitlerin keşfi
ve vitriol (zaç yağı, sülfürik asit) ve şapların hazırlanması bu buluşlara verilecek önemli örneklerdir.Ancak erken simyacıların
yöntem, ideoloji ve amaçları simya geleneğini uzatmaya yönelik değildi. Simyagerler doğanın bilimsel incelenmesi ile
ilgilenmiyorlardı. Eski yunanlılar kendini bilime verdiğinde olağanüstü bir gözlem ve tartışma sergilemektedir; ancak bu çalışmaları
yazılı hale getirememişlerdir. Örneğin, kükürt ile çalışan hiç kimse onun eritilip başka maddelerle birleştirilmesi ve özgün özellikleri
konusunda hiç bir bilgiyi not olarak tutmadığı için sonraki dönemlere gerekli bilgiyi aktaramamıştır.
Bilim tarihçisi Hermann Kopp, simyanın başlangıcından modern kimyanın başlangıcına kadar olan süreci aşağıdaki şekilde çeşitli
dönemlere ayırmaktadır:
Simya Çağı(M.S 300-1600)
Tıbbi Kimya Çağı(1600-1700)
Filojiston Kimyası Çağı(1700-1800)
Nicel Kimya Çağı(1800- )
Ortaçağda, Cabir bin Hayyan ilk defa deney araçlarıyla çalışmalar yapmış damıtma ve
kristallendirme yöntemlerini tanımlamıştır. Daha sonra yaşayan Ebubekir El-Razi, bu
çalışmaları sürdürmüştür. El-Razi, modern anlamda elementlerin sınıflandırılması ile
ilgili çalışmalar yapmıştır
Tıbbi kimya çağı olarak nitelendirilen dönemde simyacılık anlayışının etkileri devam
etmekle birlikte kimyacıların çalışmaları daha çok hastalıkların tedavisine yönelik ilaç
hazırlama üzerine yoğunlaşmıştır.
Tıbbi kimya çağı olarak nitelendirilen dönemde simyacılık anlayışının etkileri devam
etmekle birlikte kimyacıların çalışmaları daha çok hastalıkların tedavisine yönelik ilaç
hazırlama üzerine yoğunlaşmıştır.
17. yüzyılda Robert Boyle ve 18. yüzyılda Lavoisier kimya biliminin bilim olma sürecini
geliştiren önemli çalışmalar yapmışlardır.
Nicel kimya çağına geçişte, başta Lavoisier(1734-1794) olmak üzere bir çok bilim insanının
hava, gazlar ve yanma olayı ile ilgili olarak yaptıkları sistemli deneysel çalışmalar, dört
element ve filojiston teorilerinin önemli ölçüde sorgulanmalarına yol açmıştır. Özellikle 18.
yüzyılın sonlarına doğru, deneylerin sistematik bir şekilde yapılabilmesi, terazının yaygın
biçimde kullanılması, deneylerde kullanılan maddeler arasında nicel ilişkiler kurulabilmesi,
teorilerin doğrudan deney sonuçları ile ilişkilendirilip test edilebilmesi, nicel kimya çağının ya
da modern kimyanın başlangıcı olarak düşünülebilir.
Lavoisier 1789 yılında yanma olayının, havanın oksijeni ile birleşmenin sonucu olduğunu
göstermiştir. Lavoisier, yanma deneyini kapalı bir kapta gerçekleştirerek, kap içerisindeki
toplam kütlenin tepkime öncesinde ve sonrasında aynı olduğunu gösterdi. Böylece kütlenin korunumu ile ilgili bilgiler kanıtlandı.
Lavoisier "bütün kimyasal tepkimelerde hiçbir madde yoktan var edilemez, varken de yok edilemez" ilkesini esas almıştır.
Stahl'ın filojiston teorisinden Lavoisier'in oksijen teorisine geçiş, Thagard tarafından bilim tarihinde en çok bilinen ve evrensel olarak
bilimsel devrim şeklinde nitelendirilen yedi önemli kavramsal değişim arasında gösterilmektedir
hocam benimde simya her zaman ilgimi çekmiştir. paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilrica ederim:))
YanıtlaSilgüzel bir paylaşım teşekkürler :)
YanıtlaSilrica ederim :)
YanıtlaSil